17 Mayıs 2014 Cumartesi

Burun Tıkanıklığı ve Tansiyon

Tıkalı burun tansiyonu da etkiliyor
Kronik Burun Tıkanıklığı ciddi sağlık sorunlarına yol açarak yaşam kalitesini düşürüyor. Baş ağrımızın, yüksek tansiyonumuzun ya da sabahları yorgun uyanmamızın nedeni de burun tıkanıklığı olabilir.

Bu durumun ne kadar farkındayız? Burun tıkanıklığını ne derece önemsemeliyiz ? Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op.Dr.Bahadır Baykal konu ile ilgili bilgiler verdi.
Gün içinde burundan geçen hava miktarı yaklaşık 10.000 litredir. Çocuk veya erişkin hemen herkes zaman zaman burun tıkanıklığı sorunu yaşayabilir. Çoğu zaman burun tıkanıklığı ciddiye alınmaz ve geçici çözümlerle halledilmeye çalışılır. Halbuki kronik burun tıkanıklığı uykusuzluk ve yorgunluk gibi yaşam kalitesini düşüren sorunlara neden olurken, uzun vadede ise kalp büyümesi gibi çok daha ciddi problemlere yol açabilir.
Soğuk algınlığı veya sinüzit gibi hastalıklar geçici süreli burun tıkanıklığı oluşturabilir ama bu durum sorun oluşturmaz. Burun iç kısım eğriliği yani deviasyon yada burun etlerinin büyümesi gibi nedenlerle oluşan kronik burun tıkanıklığı ise uzun dönemde oksijen yetersizliğine neden olarak vücudu olumsuz etkiler. Akciğerlerimize yeteri kadar temiz hava gitmeyince oksijen-karbondioksid değişimi etkilenir, kanımız dokulara eksik oksijen götürür ve zamanla dokularda hasar gelişir. Kaliteli uyku uyuyamayan kişi de yorgunluk ve konsantrasyon güçlüğü gelişir, yüksek tansiyonu takiben kalp de ritm bozukluğu başlar ve bir müddet sonra kalp büyür.
Kronik burun tıkanıklığı olan hastalardaki en önemli belirtilerden birisi de horlamadır ve kişi sabah uyandığında ağzında kuruluk hissi oluşur.Burun iç kısım eğriliği ( deviasyon ) genellikle travma sonrası gelişen burun orta bölmesinin eğriliği durumudur. Gebelikte anne karnında bile, bebeğin dönme hareketleri esnasında burun travmaya maruz kalabilir, doğum sırasında ve çocukluk dönemindeki darbelerde deviasyon gelişiminde rol oynar.
Her deviasyon burun tıkanıklığına yol açmaz. Toplumda burun eti olarak bilinen konka adını verdiğimiz burun için yapıların şişmesi de oldukça sık rastlanan kronik burun tıkanıklığı sebeplerindendir. Kadınlarda adet dönemlerinde ve gebelikte yaşanan hormonal değişimlerde burun etlerinin şişmesine yol açar.
Kronik burun tıkanıklığının sebepleri arasında sürekli alerjiler de önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle alerjik zemine sahip hastalarda gelişen polip gibi yapılar burnu tamamen tıkayabilir. Burun tıkanıklığı burnu tahriş eden her türlü maddeye karşı gelişen reaksiyon sonucu da oluşabilir. En sık görüleni tütün dumanıdır. Bazı hastalar başarılı bir burun ameliyatı geçirseler dahi sigara içmeye devam ettikleri sürece tam olarak rahatlayamazlar. Olağandışı sebeplerden birisi de gastroözofajeal reflü hastalığı (GERD) dır ki; tedavi de mutlaka mide asidinin genize kadar kaçması önlenmelidir.
Eğer burun tıkanıklığının nedeni deviasyon ise tek çözüm ameliyattır. Kemik ve kıkırdak eğriliği düzeltildiği takdirde nefes sorunu düzelir. Artık oldukça konforlu ve rahat şekilde burun ameliyatlarını gerçekleştirebiliyoruz. Sanırım burun ameliyatlarını korkulan bir operasyon olmaktan çıkardık. Sık tekrarlayan sinüzit ataklarında ise öncelikle ilaç tedavisi ile iltihabı kurutup, sonrasında deviasyon, konka bülloza gibi anatomik problemleri ameliyatla hallediyoruz.

Kaynak: İHA

Egzamanın Sebebi Yedikleriniz Olabliir

Besin alerjisi egzama sebebi
Dünya genelinde,'Besin Alerjisi Farkındalık Haftası olarak belirlenen 11-17 Mayıs tarihlerinin önemine değinen Alerji Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak, besin alerjisinin reflü ve astıma neden olabildiğini belirtiyor, egzama ile bağlantısına dikkat çekiyor.

Çocuklarda görülen gıda alerjilerinin yüzde 90 nedeninin inek sütü, yumurta, buğday unu, fındık, fıstık ve deniz ürünleri olduğuna dikkat çeken Alerji Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak, besin alerjisinin çocuklarda kendini en sık alerjik egzama ile gösterdiğini, besin alerjisine bağlı kusmaların yerini, sessiz reflüye bıraktığını ve zamanla astıma yol açtığını belirtiyor.
Besin alerjisinin ilk ortaya çıkışının genellikle ilk üç yaşta olduğunu belirten Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Alerji Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak, 'Besin alerjisi bazı gıda maddelerine karşı vücudun aşırı tepki göstermesidir. Besin alerjisi olan çocuklarda çoğunlukla ilk aylarda; yanaklarda döküntü, cilt kuruluğu gibi şikâyetler gözlemlenmektedir.' dedi.

BESİN ALERJİSİ, REFLÜ VE ASTIMA NEDEN OLABİLİR
Çocuklarda sıklıkla alerjik egzama ile kendini gösteren besin alerjisinde, mide ve bağırsak alerjilerinin de ortaya çıktığını açıklayan Yonca Tabak, çoğu zaman ilk bir yaş grubunda fışkırır tarzda kusmalar ve ishal görüldüğüne de dikkat çekti. Prof. Dr. Yonca Tabak, 'Gıda alerjisinde kusmalar zamanla geçerken yerini sessiz reflüye bırakmaktadır. Ses kısıklığı, diş gıcırdatma, ağız kokusu, iştahsızlık belirtileri ile seyreden reflü zamanla geçmeyen balgamlı öksürüklere ve astıma yol açar.' diyerek aileleri dikkatli olmaları konusunda uyardı.

DİLALTI AŞI İLE KISMEN TEDAVİSİ MÜMKÜN
Gıda alerjilerinin aşı tedavisiyle kalıcı çözümünün olmadığını belirten Prof. Dr. Yonca Tabak, inek sütü, yumurta, fındık, fıstık, deniz ürünleri ve tahıllara karşı olan alerjilerin tamamen olmasa da üç yaşına doğru geçmeye eğilimli olduğunu sözlerine ekledi. Gıda alerjileri geçerken yerini ev tozu akarına ya da polen gibi solunum yoluna etki eden alerjilere bırakacağına dikkat çekti. Prof. Dr.Yonca Tabak, '3 yaşına kadar geçmeyen gıda alerjilerine ek olarak, eğer ev tozu veya polen alerjisi ve astım gelişirse bu solunum yoluna ait alerjilerin dilaltı damla aşı ile kalıcı tedavisi yapılabilir. Dilaltı aşı tedavisi özgül olarak ev tozuna veya polene verilse bile bağışıklık sisteminin alerjik yapısını kökten düzeltme yolunda yarar sağlayacağı için gıda alerjilerine de kısmen fayda sağlayacaktır' dedi.
Gıdalara alerji olup olmadığını kandan yapılan ve 'spesifik IgE' adı verilen bir testle kolayca ortaya çıktığının altının çizen Prof. Dr. Yonca Tabak, 'Eğer testler yolu ile problem yaratan besin kesin belirlenirse o gıdadan sürekli ve mutlak bir şekilde uzak durmak gerekir. Çocukta egzama geçse bile astım açısından, çocuk alerjisi uzmanı tarafından yakın takip

Omega 7'nin Faydaları

Her derde deva Omega 7
Palmitoleik asit, yani Omega 7, deri hastalıkları, güneş yanıkları, yara ve iltihaplar, öksürük, mide ve mukoza zarı problemleri gibi birçok alanda, yaygın olarak kullanılıyor.

Omega 7, vücudun Collagen üretimini artırıyor ve cildin yıllar içinde esnekliğini kaybederek kırışmasını önlüyor. Ayrıca yağ yakmayı kolaylaştırıp, vücudun yağ biriktirmesini engelliyor.
Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr Erdem Yeşilada, doğada yabani iğde yağından sağlanan Omega 7'nin, egzama, yanık, dermatit, yara ve iltihapların tedavisinde yüzyıllardır kullanıldığını belirtiyor.
Omega 7'nin hücre zarının fiziksel ve duygusal stresten korunmasında önemli bir rol oynadığı düşünülüyor. Prof. Dr. Erdem Yeşilada 'Omega 7, saç ve ciltte görülen kuruluk, yaşa ve çevresel faktörlere bağlı deri esneklik kaybı ve kırışıklıklarla mücadele ederek ciltte gözle görülür bir iyileşme sağlıyor' şeklinde konuşuyor.
Omega 7, cildin su tutma kapasitesini artırarak, göz kuruluğu veya vajinal kuruluk gibi sıkıntılara da çözüm sunuyor. Tırnakları ve saçları güçlendiriyor. Cildin Collagen üretimine, esnekliğinin artırılmasına ve hasarlanmış cildin iyileşmesine yardımcı olan Omega 7'den, bu özelliklerinden dolayı kozmetik ve cilt bakım ürünlerinde de yararlanılıyor.
Kilo kontrolünü kolaylaştırıyor, damarları güçlendiriyor…
Omega 7, vücudun yağ biriktirmesini engellemekte de, Japonya'daki bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış bir etkiye sahip bulunuyor. Araştırmalar Omega 7'nin, yağ eritmenin yanı sıra, yeniden yağlanmama konusunda da başarı sağladığını ortaya koyuyor. Bu mucizevi madde, aynı zamanda metabolizmayı hızlandırarak, vücudun insülin hassasiyetini artırıyor. Böylece vücut glikozu yağ olarak depolamak yerine, enerjiye dönüştürüyor ve kilo kontrolü kolaylaşıyor.

Yapay Omurga Tedavisi

73 yaşındaki hastaya yapay omurga takıldı
Muş'ta bir hastanın kanserli omurgası gerçekleştirilen ameliyatla çıkarılıp, yerine yapay omurga takıldı.

Muş Devlet Hastanesi'nde 73 yaşındaki Emine Yıldırım'ın sinir sistemine baskı yapan kanserli omurga, beyin cerrahi uzmanları Op. Dr. Tolga Dündar, Op. Dr. Ender Tırak ve Op. Dr. Gökmen Çoban ile Göğüs Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Özgür Ömer Yıldız tarafından yapılan ameliyatla alınarak, yerine yapay omurga yerleştirildi.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Yıldız, kentte ilk kez böylesi zorlu bir ameliyatın gerçekleştirildiğini söyledi.
Muş Devlet Hastanesi'nin, bölgede önemli bir sağlık merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam ettiğini ifade eden Yıldız, şöyle konuştu:
"Hastanemizde beyin ve göğüs cerrahisi ekibi olarak çok ciddi bir ameliyatı gerçekleştirdik. Beyin cerrahisi ekibi omurga kanserine ilk defa Muş'ta müdahale etti. Bundan sonra üniversite ölçeğinde güzel ve büyük ameliyatları yapmaya devam edeceğiz."
Op. Dr. Tolga Dündar ise ameliyatta hastanın sinir sistemine baskı yapan kanserli omurganın çıkarılıp, kanserli dokular temizlendikten sonra yerine yapay omurga takılarak önden ve arkadan sabitlendiğini bildirdi.
Hastaya daha önce kanser teşhisi konduğunu ancak tedavinin yarım yapıldığını belirten Dündar, şöyle dedi:
"Hasta felç halinde hastanemize müracaat etti. Acil olarak ameliyata aldık. Kanserin omurgaya gelen kısmını temizledik ve yerine yapay omurga taktık. Hastanemizde, üniversite şartlarında yapılan bir ameliyatı 8 saatte gerçekleştirdik. Ameliyat sonrası hasta için egzersiz tedavisi başlattık. Bu tür hastalıklarda geç kalınmaması lazım. Hastanın genel durumu çok iyi."
Hastanın eşi Nurettin Yıldırım ise 7 aydır eşinin rahatsız olduğunu ifade ederek, "Burada yapılan ameliyatla eşim sağlığına kavuştu. Emeği geçen bütün doktorlara teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Böbrek Kanserinde Yeni Tedavi

Böbrek kanserinde yeni tedavi
Böbrek kanseri tedavisinde yeni geliştirilen "pazopanib" etken maddenin yaşam kalitesini arttırdığı ve farklı tedavilerde sık görülebilen ciddi anemi, tiroid yetmezliği gibi etkilere yol açmadığı öğrenildi.

İmmuno Onkoloji Derneği Sekreteri ve Gazi Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, Antalya'da gerçekleştirilen 1. İmmuno Onkoloji Kongresi'nde AA muhabirine yaptığı açıklamada, böbrekten kaynaklanan kötü huylu tümörlerin böbrek kanseri (renal hücreli kanser) olarak isimlendirildiğini ve en sık görülen ürolojik kanser türü olduğunu söyledi.
Böbrek kanserinin, genellikle 60 yaş ve üzerinde ortaya çıktığını ve erkeklerde kadınlardan daha sık görüldüğünü ifade eden Coşkun, tümörün erken teşhis edilip cerrahi olarak çıkarıldığında tamamen iyileşme şansının yüksek olduğunu vurguladı.
Nedeni henüz tam olarak belli olmamakla birlikte yüksek tansiyon, aşırı kilo, uzun süre diyaliz tedavisi gibi etkenlerin böbrek kanseri olasılığını artırabildiğini dile getiren Coşkun, hastalığa yakalanma riskinin sigara içenlerde içmeyenlere göre 2 kat fazla olduğuna dikkat çekti. Coşkun, "Ayrıca ailede böbrek kanserli bir akrabanın olması, çelik endüstrisi, kurşun endüstrisi, petrol ve gemi sanayi (asbest) çalışılması, yüksek yağ ve kalorili beslenme de böbrek kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır" diye konuştu.
Yenilikçi tedavilerde daha az yan etki hedefleniyor
"Böbrek kanserinin tedavisinde kemoterapi dönemi artık kapandı" diyen Coşkun, yan etkisi düşük ve hedefe yönelik tedavi yöntemlerinin bulunduğunu aktardı.
Coşkun, hızlı ilerleyen böbrek kanserinin, ürolojik tümörler içinde en yüksek ölüm oranına sahip kanser olduğuna dikkati çekerek, "Modern tedavide biyolojik ajanlar ve özellikle hedefe yönelik tedaviler ilk sıradadır. İlaçlardaki gelişmelere paralel hastaların önündeki tedavi seçenekleri de çoğalmaktadır. Yaşam süresini uzatma açısından başa baş olan birçok etkili seçenek arasında hekimin daha çok yan etki yönetimine ve yaşam kalitesine ağırlık vermesi gerekmektedir" dedi.
Yeni nesil tedaviler arasında yer alan "pazopanib" etken maddeli molekülün, böbrek kanserinde etkinliği gösterilmiş bir hedefe yönelik olduğunu belirten Coşkun, şunları kaydetti:
"Yeni molekül Türkiye'de de ileri evredeki veya diğer organlara yayılma evresindeki böbrek kanseri tedavisinde ruhsatlandırılmıştır. Yeni tedavide kullanılan bu molekülün kullanımına bağlı yan etkiler diğer tedavilere kıyasla daha düşüktür. Diğer ajanlar ile karşılaştırıldığında tedaviye ara verme ve tedaviyi kesme oranı en düşük düzeydedir. Pazopanib, böbrek tümörü tedavisi alan hastalarda yaşam kalitesine anlamlı bir katkı sağlamaktadır. Farklı tedavilerde sık görülebilen ciddi anemi, tiroid yetmezliği gibi yan etkiler görülmemektedir."
Coşkun, bunun dışında "sunitinib" ve "sorafenib" isimli iki molekülün daha bulunduğunu ve tedavi için bir seçenek olduğunu sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

Daha Ağır Bench Press Basmak

Daha güçlü olmak ve Bench’te vücut ağırlığınız kadarını ve daha fazlasını kaldırmak mı istiyorsunuz? Bench press‘le ilgili ortada dolanan bilgilerin çoğu yanlış. Ya da herkesin uygulaması mümkün olmadığı için işe yaramıyor. Burada sorun şu: Her gün bir sürü yeni adam, ağırlık kaldırma ve kuvvet gerektiren sporların cazibesine kapılıyor. Kötü olanı ise bu arkadaşlar, yalnız kendilerinin uygulayabileceği öneriler sunuyorlar. Söyledikleri herkes için geçerli olmuyor.

‘Dirsekleri kırın’ ya da ‘barı düz bir hatta kaldırın’ gibi tavsiyeleri duyduğumda resmen fenalık geliyor bana. Çok zayıf bir insansanız yada kocaman bir göbeğiniz varsa, Bench Press tekniğiniz, çoğu insandan daha farklı görünecektir. O halde, neden herkes aynı tipte bench press yapsın ki?

Tüm kitleler için geçerli olacak bir teknik istiyorsanız eğer, işte o bende. Daha iyi, daha ağır kilolarla Bench Press yapmak için gereken altı adımı şimdi size sayacağım. İnanın bana, sadece doğru formu uygulayarak, bara çok daha fazla ağırlık takabilirsiniz.

Adım 1: Barı Dengeli Tutun
Bunu yapmak kolay görünür ama insanlar, barın altına girip onu hareket ettirirken, tutuşlarında hafif bir dengesizlik oluyor. Bunun farkında bile olmuyorlar ama aslında bu düzeltmesi kolay bir sorun. Kavramanızı nereden yapmanız gerektiğini ölçmek için power ring’leri (ağırlık tekerlerinin barın ortasına doğru kaymasını engelleyen sınır halkası) ya da barın düz, tırtıksız kısımlarını kullanın. Barı, halkalardan birer başparmak uzunluğunda dışarıdan tutun. Bu tutuş, size güçlü, dengeli bir kavrayış sağlayacaktır. Bu tutuş, aynı zamanda biraz yakın bir tutuş da olacaktır ve bu Triceps gelişimine yardımcı olacaktır.

Standart bir tutuş denemek istiyorsanız serçe ya da yüzük parmağınızı doğrudan halkanın üzerine koyun. Çoğu sporcu, kaldırabilecekleri en yüksek kiloları yakalamak için, tutuşlarını hareket mesafesini kısaltacak şekilde geniş yaparlar. Böyle yapmak size yardımcı olur ancak bu yardım olmazsa olmaz değildir. Ağırlık kaldırmada hiçbir şey, doğru pozisyonda olmaktan ve bu doğru pozisyonu bütün kaldırma hareketi boyunca korumaktan daha önemli değildir.

Adım 2: Barı İyice Sıkın
Barı tuttuğunuz vakit, o canavarı acımadan sıkın. Kolunuzun tamamını harekete geçirmek için ön kolunuzu kasın. Birisinin elini sıkabildiğiniz kadar sert sıkmak durumunda kalmışsanız elinizden biceps’inize, omuzlarınıza ve hatta boynunuza kadar her yerinizi kastığınızı farketmişsinizdir. Bütün bu güç, çalışması gereken kaslara dağılacaktır. Barı sıkmak, dirsek tendonlarının üzerindeki ağrıyı tamamen geçirmeyecekse de azalmasına yardımı olacaktır. Bunun garip geldiğini biliyorum ama bu konuda bana güvenin.

Adım 3: Ayaklarınızı Sağlam Yerleştirin
Üst vücudumu ayarlamadan önce alt kısmımı sabitlemeyi tercih ediyorum. Bunu yapmak; üst vücudunuzu düzgün pozisyona getirirken alt vücudunuzu ve ayaklarınızı sabit tutmanız gerekeceğinden, oldukça önemlidir. Ayaklarınızın çok fazla dışa dönük olmadığından emin olun. Birazcık dışa bakmalarında sorun yoktur ama  kalçaların gerginliğini alacak kadar çok olmamalı. Bize çekiş gücü lâzım. Normalde ayaklarınız, dizlerinizin altına doğru; ayak parmaklarınız diz kapaklarınızın altına doğru giderler. Midenizi yukarı kaldırıp kasın ve topuklarınızı da yere bastırın. Kalçalarınız, stabilizasyonu sağlayacak şekilde dizlerinizden yüksekte olacaktır. İşte bu, güçlü, tekrarlanabilir bir press duruşudur.

Adım 4: Üst Vücudunuzu Yerleştirin
Vücutlarını doğru pozisyona getirmek için oldukça fazla kişi, barı, avuç içleri kendilerine bakan bir kavramayla tutup vücutlarını bara doğru yukarı çekerler. Böyle yapmak isterseniz yapın ama kürek kemiklerinizin aşağıda ve geride olduğundan emin olun. Bütün bu işlemi basitleştirmek için sadece göğsünüzü bara çekip öyle kalın.

Adım 5: Ağırlığı İndirirken Dirseklerinizi İçe Çekin

Barı sizin için yerinden kaldırıp size verecek birilerinin olduğunu umuyorum. Daha başlamadan duruşunuzu gevşetip; eğilip bükülmek istemezsiniz. Ağırlığı, göğüs kafesinizin bulunduğu vücudunuzun üst kısmına yaymayı öğrenin.

Ondan sonra dirseklerinizi hafifçe içe doğru alın. Dirseklerinizi içe almazsanız sonrasında güzelce dışarı da itemezsiniz. Göğsünüzü yukarıda tutup bilek, dirsek ve barın aynı hizada olmasını, en azından buna yaklaşmasını sağlamaya çalışın. Barı hafifçe göğüs uçlarınızın üzerine getirin ve göğüs kafesinize değdirin. Bazıları, barı daha yüksekte tutmayı tercih eder. Bu bir sorun değildir ama dirseklerinizi dışa açmadığınızdan emin olun. Dirsekler çok uzakta kalırsa hareketi yaparken tıkanırsınız.

Göğsünüzü barın altında tutmak da iyi bir tavsiye olabilir çünkü çok fazla yukarı çıkmak istemezsiniz. Ön kolunuz, biceps’lere değmeli ve triceps’ler de kanatlarla temasta olmalı.

Adım 6: Ağırlığı Dirsekleri Dışa ve Yukarı İterek Basın
Lift’in alt pozisyonunda dirsekleriniz içtedir. Şimdi onları yeniden dışa itmenin zamanı. Barı, dirseklerinizi yukarı ve dışa iterek kaldırın  ama vücudunuzdan fazla uzaklaşmalarına da müsaade etmeyin. Press’in sonunda ağırlık, çenenizin ya da burnunuzun üzerinde sabitlenmiş olmalıdır. Barın hareket çizgisi hafif bir kavis çizmelidir (göğsünüzden burnunuza doğru).

Kaynak

15 Mayıs 2014 Perşembe

50 Taktik ve Motivasyon Bu Makalede

1. HİKAYENİZİ YAZIN

Temiz bir kağıda bir iki paragraf olacak şekilde arzu ettiğiniz geleceğin hikayesini yazın. Gelecekte yapmakta olduğunuz şeyi, yaşadığınız yeri ve sahip olduklarınızı yazın. Bu sizi, hem şimdi hem de gelecekte motive edecektir.


2. GELECEĞİ GÖZÜNÜZDE CANLANDIRIN 

Gözlerinizi kapatın ve kendinizi gelecekte ne yapıyor olarak görmek istiyorsanız, onu yaparken canlandırın. Sağlıklı bir şekilde koşuyorsunuz, bahçenizdeki çiçekler ile ilgileniyorsunuz ya da çalışıyorsunuz. Örneğin, hayaliniz küçük bir işyeri açmaksa, kendinizi açılış gününde, müşterileriniz ve çalışanlarınız ile selamlaşırken hayal edin. Böylece, hayallerinizi somutlaştırabilirsiniz.


3. GEÇMİŞİ GÖZÜNÜZDE CANLANDIRIN

Geçmişi gözünüzde canlandırdığınızda, daha önce nerede olduğunuzu ve ne kadar yol kat ettiğinizi görürsünüz. Planlı hedeflerinize ne kadar ulaştığınızı ve nerelerde hata yaptığınızı anlarsınız. Bu sizin doğru yolda ilerlemenizi sağlayacaktır. Bir şoförü düşünün, yalnızca önüne baksa ve dikiz aynasından yararlanmasa nelere maruz kalabilir. Zaman zaman geçmişe bakmak, en az şoförün dikiz aynasına bakması kadar yararlıdır.


4. BÜYÜK DÜŞÜNÜN

Geleceğiniz ile ilgili büyük düşünmekten korkmayın. Bu, kısa süreli başarısızlıklarınıza katlanmanızı kolaylaştıracaktır. Engeller, sizi durduramayacaktır. Çünkü, sizin gözleriniz büyük hedefe kilitlenmiş olacaktır. Uzun bir zamandan sonra sevdiğinize kavuşacağınızı düşünün, onu tren garından almaya giderken, bardaktan boşanırcasına yağan, sizi sırılsıklam eden yağmur, rahatsız eder mi?

5. KENDİNİZİ EĞİTİN

Hedef ya da hayaliniz ile ilgili her şeyi öğrenin, okuyun, konuşun, dinleyin ve deneyin. Eğer bir yazar olmak istiyorsanız, ders alın, kitaplar okuyun, yazın, diğer yazarlar ile konuşun, atölye çalışmalarına katılın.

6. DÜZENLİ OLUN

Temiz, düzenli ve iyi organize edilmiş bir ev, ofis ve hayat, motive edilmiş akıl için olmazsa olmaz niteliği taşımaktadır. Fiziksel dağınıklık, zihinsel dağınıklığa neden olur. Düzenli bir hayatınız olsun, böylece kendinizi her gün daha da zinde hissedeceksiniz. Örneğin, gece yatma, sabah kalkma saatiniz düzenli olsun. Mutlaka kahvaltı edin ve sabah en az yarım saat yürüyüş yapın.


7. EVİNİZDE VE OFİSİNİZDE MOTİVATÖRLERE YER VERİN

Evinizde, ofisinizde, arabanızda, cüzdanınızda size hedef ve hayallerinizi hatırlatacak sembollere, işaretlere, notlara ya da objelere yer verin. Bu hatırlatıcılar, sizin motivasyonunuzun devamının garantisi olacaklar. Son model bir araba sahibi olmayı mı istiyorsunuz? O halde hayalinizdeki arabanın resimlerini odanızın duvarına asın, cüzdanınızda saklayın ve ihtiyaç duyduğunuz an bakıp, hedefinizi hatırlayın.


8. GÖNÜLLÜ ÇALIŞMALARA KATILIN

Gönüllü olarak başka insanlara yardım edin. Bunu yaptığınızda, diğer insanları mutlu etmenin ne kadar tatmin edici bir şey olduğunu fark edeceksiniz. Haftasonları, eşinizle birlikte Çocuk Esirgeme Kurumu'na gitmek iyi bir fikir olabilir.

9. KENDİ MOTİVASYONUNUZ İLE BAŞKALARINI MOTİVE EDİN

En iyi öğrenme yöntemi, öğretmektir. Çocuklarınızın motive olmalarına, arkadaşlarınızın daha etkili hedefler belirlemelerine, eşinizin kişisel hayallerine ulaşmasına yardımcı olun. Onlara yardımcı olduğunuz zamanlarda, aslında kendinize de yardım ediyor olacaksınız.

10. ÇOCUKLAR İLE ZAMAN GEÇİRİN
Çocuklar ile zaman geçirmek size perspektif kazandıracaktır. İşteki yada özel hayatınızdaki sıkıntı yada endişeler, çocuklarınız ile oynadığınızda eriyip gider. Çocuklar her şeye basit yollu bakarlar ve bunu öğrenmek bile bizim için kar sayılır.

11. BADİLİK SİSTEMİ KURUN

Eşinizin kendi gelişimine yönelik hedefleri yada bir şeyleri başarmak isteyen yakın bir arkadaşınız var mı? Eğer varsa, onlar ile 'badilik sistemi' kurun. Birbirinizi motive edin, uyarın, cesaretlendirin ve hedeflerinizde yardımcı olun.

12. KENDİNİZE BİR MODEL BULUN

Kendisinden bir şeyler öğrenebileceğiniz rol model seçin. Bu kişi, sizin saygı duyduğunuz ve kendisi gibi olmak istediğiniz birisi olmalıdır. Saygı duyduğunuz bir insanı örnek aldığınızsa, tekerleği yeniden icat etmeniz gerekmeyecektir.

Eğer çevrenizde böyle bir kişi yoksa, ünlü bir lideri, sanatçıyı yada bilim adamını da rol model olarak alabilirsiniz. Kendisi ve yaptıkları hakkında tüm bilgileri edinerek, hedeflerinize ulaşmak için kullanabilirsiniz.

13. YÜRÜYÜŞ YAPIN VE ARABA KULLANIN

Şöyle bir etrafı gezin yada bulunduğunuz semtte arabanızla dolaşarak, rahatlayın, serbest zaman geçirin. Hepimizin rahatlamaya ihtiyacı var ve aslında hızlı yürüyüşler yapmak, araba kullanmak, gerçekten iyi birer çözüm. Bu şekilde yaptığınız mekan değişikliği, üzerinizdeki olumsuz havayı dağıtacaktır.


14. BAŞARI HİKAYELERİNİ OKUYUN
Etrafınızdaki insanların başarı hikayelerini okuyun. Günlük gazetelerde bile size ilham verebilecek, motive edecek ve harekete geçirecek düzinelerce küçük başarı hikayeleri var. Kütüphaneler, sıradan insanların sıra dışı hikayelerini anlatan biyografi ve otobiyografileri ile dolu. Hepsi, sizi başarıya ulaştırmak için raflarda heyecanla bekliyorlar.


15. MÜZİK DİNLEYİN

Müzik sakinleştirir, heyecanlandırır, hüzünlendirir ve hatta motive edebilir. Koşu yaparken Rocky'nin film müziğini dinlemek, müziği motivatör olarak kullanmaya en güzel örnektir. Sizi motive edecek şarkıları belirleyin ve ihtiyacınız olduğu durumlarda onlardan yararlanın.

Mesela, sabahları ofisime yada eğitim vereceğim şirkete giderken, 'türkü' dinlemekten çok zevk alıyorum ve bu beni motive ediyor.

16. MOTİVE EDİCİ FİLMLER İZLEYİN

Sizi motive eden filmlerin listesini yapın ve küçük bir arşiv oluşturun. Örneğin; Forrest Gump filmini izlemek pek çok kişiyi motive edebilir. Biliyorsunuz bu filmde, IQ'su normal insanlardan çok daha düşük bir kişi, büyük başarılara imza atıyordu.

17. MOTİVE EDİCİ ALINTILARI OKUYUN

Gerek internette, gerekse kitaplarda size ilham verecek ve motive edecek binlerce alıntı bulunuyor. İnternette dolaşın ve aranın çiçeklerden bal topladığı gibi bilgileri toplayın.

Bunlar işinize çok yaracaktır, çünkü hepimizin hayatı yorumlama şeklimiz farklıdır. Hayata farklı açılardan bakmanızı sağlayacak hikayeler bile çok işinizi görecektir.

Bu konuda http://www.motivasyoncu.com adresinden de yararlanabilirsiniz.

18. SAĞLIKLI BESLENİN
Mutlu bir yaşam için, sağlıklı beslenme çok önemlidir. İyi bir diyet, sizin vücut sisteminiz için gerekli olacak tüm besin, vitamin ve mineralleri içerir. Fazlası zaten zararlı olacaktır. Ne demişler, "sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur". Vücudunuz ve motivasyonunuz için sağlıklı beslenin. Sigara ve alkolden uzak durun.

19. YETERİNCE UYUYUN

Bazı insanlara 6 saat uyku yeterken, bazıları için 8 saat gerekli olabilir. Yeterince uyuduğunuza emin oluncaya kadar uyuyun. Ancak, 8 saatten fazla olmamasına da dikkat edin. Düzenli ve yeterli bir uykuya sahip olmanın, hem vücudunuz hem de zihniniz açısından ne kadar yararlı olduğunuz göreceksiniz.

20. SÜREKLİ ÖĞRENİN

En önemli ders bu. Etrafınızdaki dünya hakkında sürekli öğrenmeye devam edin ve asla durmayın. Sizi ilgilendiren şeyler hakkında okuyun, dinleyin ve öğrenin. Mesela, sorulan bir soruya "bilmiyorum" demenin tadını çıkarın, sonra hemen öğrenin. Meraklı olun. Biliyorsunuz, merak ilmin hocasıdır.

Hedefler olmadan, hayatınızda kalıcı değişiklikler yapmanız oldukça zordur. Aşağıdaki ipuçlarını kullanarak etkili ve verimli hedefler belirleyebilirsiniz.

21. HEDEFLERLE ÇALIŞIN

Hedefler ile ilgili en önemli ipucu bu. Hedeflerle çalış..!

Hedefler, hayatınızın tüm alanlarındaki gelişiminiz için önemlidir, eğer hedefsiz çalışırsanız, gelişiminizde güçlükler ile karşılaşırsınız.

İstediğinizi elde etmek için, işinizi şansa bırakmanız hiç de iyi bir yol değildir.

Earl Wilson'un güzel bir sözü var. Diyor ki : "Başarı mı? Başarı tamamen şansa bağlıdır. İnanmazsanız başarısız insanlara sorun..!"

Hedeflerle çalışın, onlar size başarıyı ve yanında meyvesi olan mutluluğu getireceklerdir.

22. BEYİN FIRTINASI YAPIN

Temiz bir kağıt ve kalem alın. Uygun bir ortama geçin. Kimsenin sizi rahatsız etmeyeceği, telefondan uzak.

Sonra, düşünün, düşünün ve tekrar düşünün. Aklınıza gelen her düşünceyi yazın. Parasal hedefler, kişisel hedefler, İlişkisel hedefler, sağlığınız ile ilgili olanlar vs. Tüm fikirleri yazın.

Bitirdiğinizde, üzerinde çalışmak için gereğin fazla hedefiniz olacak. Bunlar arasından sizin için önemli olanları seçin.


23. HEDEFİNİZİ KAĞIDA YAZIN

Üzerinde çalışacağınız hedefi seçmeden önce, onu bir kağıda yazın, hedefinizin somutlaşmasını sağlayın. Böylece, sizin için gerekli olup olmadığına daha kolay karar verebilirsiniz.


24. HEDEFİ SEÇME NEDENLERİNİZİ YAZIN

Neden bu hedefi seçtiniz? Hedeflerinizin her biri için, "Bunun bana ne yararı var" sorusunu sorun. Hedefi seçme nedenlerinizi kolaylıkla açıklayabiliyor olmalısınız. Eğer açıklayamıyorsanız, bu hedefi listeden silin ve diğerine geçin.

25. HEDEFİNİZİN SPESİFİK OLMASINI SAĞLAYIN

Hedefinizin etkili olabilmesi için, onu spesifik olarak ele alın.

"Çocuklarınız ile ilişkilerinizi geliştirmek" çok önemli ve yapmaya değer olabilir, ancak hedefiniz adına çok geniş bir tanımlama olacaktır. Bunun yerine, daha spesifik bir hedef belirleyin. Mesela, Pazar günleri beraber pikniğe çıkmak, akşam yemeklerinizi saat 19:00-20:00 arasında birlikte yemek, yada gece yatmadan önce onlarla 1 saat sohbet ederek bilgi ve deneyimlerinizi aktarmak gibi.

Bu sizi hedefinize daha kolay ulaştırabilir.

26. TERMİNLER KULLANIN

Hedeflerinizin gerçekleşmesini engelleyecek en ölümcül şey, ertelemektir. Bu problemin üstesinden gelmenin en iyi yolu termin kullanmaktır.

Hedeflerinizde yaptığınız gibi, terminlerinizi de spesifikleştirin. Elimdeki projeyi 5 Ocak 2004'e kadar bitireceğim gibi...


27. BAŞLAMA TARİHİ KULLANIN

Termin önemli, ancak onun kadar önemli olan başka bir konu daha var ki, bu da başlama zamanının net olmasıdır. Hedefiniz için yola çıkarken, başlama tarihini ertelemeye yönelik pek çok nedeniniz olacaktır.

Bunun üstesinden gelmek için, başlama tarihi belirleyin ve o tarihe sadık kalın.

28. BÜYÜK HEDEFLER SEÇİN

Hedeflerinizin etkili olabilmesi için, ulaşılabilir-zor olmalıdır. Eğer hedefiniz başarılması kolay ise, motivasyonunuz düşer.

Hedefleriniz ulaşılabilir olmalı, ancak aynı zamanda sizin mevcut yetenek ve becerilerinizi geliştirmenizi gerektirecek kadar da zor olmalıdır.

29. ULAŞILABİLİR HEDEFLER BELİRLEYİN

Ulaşamayacağınız hedefler belirlemek, sununda, sizde hayal kırıklığı, kızgınlık ve özgüven sarsılması yaratır. Hedefleriniz ulaşılabilir-zor ve mantıklı olmalıdır.

30. DETAYLI AKSİYON PLANI HAZIRLAYIN

Hedeflerinizin her bölümü için, adım adım detaylı aksiyon planı hazırlayın. Pek çok hedef, ne zaman ne yapılacağı planlanmadığı için başarısızlığa uğrar. Yapacağınızı planlayın ve planladığınızı yapın.

31. ABARTMAYIN ( GEREĞİNDEN FAZLA HEDEF İLE ÇALIŞMAYIN)

Aynı anda çok fazla hedef üzerinde çalışmayın. Başlamak için bir ila üç arası hedef uygun olacaktır.

32. İLERLEMENİZİ ÖLÇÜN

Çalışmalarınızdaki ilerlemenizi ölçün. 300 sayfalık bir roman yazmak istiyor olabilirsiniz. 300 sayfayı birden hedeflemeyin. 25 ila 50 sayfalık artışlar şeklinde düşünün ve tamamladığınız sayfaların günlük çetelesini tutun. İlerlemenizi ölçmek, hedefiniz gerçekleşinceye kadar motivasyonunuz en üst seviyede tutacaktır.

33. İSTEK LİSTESİ HAZIRLAYIN

Kendinizi yapmak zorunda hissettiğiniz yada yapmayı gönülden istediğiniz 10 şeyin listesini yapın. Bir iş kurmak, maratonda koşmak, Avrupa'yı ziyaret etmek, Japonca öğrenmek vs.

Bu listeyi ofisinizde ve/veya evinizdeki panoya yapıştın.

34. HATIRLATICILAR KULLANIN

Post-it'ler günlük görevlerinizi ve hedeflerini hatırlamanız için mükemmel araçlardır. Tabii, abartmamak kaydıyla.

Birbiri üstüne geçmiş, ne olduğu okunmayan onlarca not, size hiçbir yarar sağlamayacaktır.

35. KENDİNİZİ ÖDÜLLENDİRİN

Kendiniz için ödüller belirleyin. Hedefinize ulaştığınızda yada küçük de olsa bir adım attığınızda kendinizi ödüllendirin ve bunu kutlayın. Çok çalıştınız ve bunu hak ettiniz. Ailenizle dışarıda yemek yiyin, kısa bir seyahate çıkın yada sizi mutlu edecek başka şeyler yapın.
- - -

Davranış her şeydir. Aşağıdaki ipuçları, kazanan davranışlara sahip olmanıza yardımcı olacaktır.

36. DOĞRU KELİMELERİ KULLANIN

Günlük konuşmalarınızda, 'Bunu başarabilirim' yada 'Bir çözüm buluruz' gibi olumlu cümleler kullanmaya dikkat edin.

Kurduğunuz, cümlelerin sizin psikolojiniz ve davranışlarınız üzerinde son derece önemli etkileri olduğunu unutmayın.


37. İYİMSER OLMAK İÇİN ÇABA HARCAYIN

İnsanların ne kadar başarılı oldukları, iyimser yada kötümser olmalarına göre değişir. Pozitif davranışlara sahip olmak, üzerinde uğraşmanız gereken bir şeydir. Önemli olan, ne olduğunuz yada olmadığınız değil, ne olabileceğinizdir.


38. ARKADAŞLARINIZI SEÇİN

Arkadaşlarınızın negatif davranışları mı var? Bu sizi etkiliyor mu?

Birlikte zaman geçirdiğimiz insanlar, çoğu zaman bizim tutumumuzu etkileyebilir. Eğer ofisinizdeki yada evinizdeki bireyler sizi negatif yönde etkiliyorsa, bu durumu değiştirecek gerekli adımları atın.


39. DEĞİŞİME İHTİYACINIZ OLDUĞUNU NASIL ANLAYACAKSINIZ?

Mutsuz olduğunuzu anladığınızda, bunu kendinize itiraf edin ve kendinizi korumaya alın. Bu yapılması çok zor olan bir şey, özellikle bir şeyleri kendinize itiraf edecek durumda değilseniz. Yapılması zor, ancak değerli. Karamsarlığa düşmeye başladığınızda, farkına varın ve bu durumu değiştirin.


40. DİĞERLERİNİN NE DEDİĞİNİ DİNLEYİN

Kendimize pozitif bir insan olduğumuzu söylemekten hoşlanıyor olabiliriz, fakat bu her zaman doğru değildir. Arkadaşlarınızın ve ailenizin sizin davranışlarınız ile ilgili söylediklerine kulak verin, duymak istemeyeceğiniz şeyler söyleyebilirler. Fakat, unutmamak gerekir ki; hayattaki en iyi değişimler, yapıcı eleştirilerden gelir.


41. SİZİ NELERİN HUZURSUZ ETTİĞİNİ ÖĞRENİN

Sizi nelerin huzursuz ettiğini bildiğinizde, içinde bulunduğunuz olumsuz durumdan uzaklaşabilir ve bunun sonucu ortaya çıkan gerilim ve hayal kırıklıklarından korunabilirsiniz.

Eğer kaçamayacağınız bir durum söz konusu ise, onu daha iyi bir hale getirmek için neler yapabileceğinizi düşünün.

42. SİZİ NELER MUTLU EDER?
Bu sizin psikolojiniz ve tutumunuz için hayati önem taşır. Sizin 'mutluluk' tuşunuz tutum ve davranışlarınızı tekrar ve tekrar geliştirmek için gereklidir. Mesela ben, kötü bir ruh hali içerisindeysem, sabah kahvaltı yapıp yapmadığımı kontrol ederim. Eğer yemediysem, sistemime besin aldıktan sonra 180 derecelik bir dönüş yaşarım. Ruh halim düzeliverir.

43. ARA VERMESİNİ BİLİN

Şimdi dışarıya çıkın ve açık havada kısa bir yürüyüş yapın.

Sıkıntı duyduğunuz durumlarda, ara vermesini bilin. Bu sizin olaylara farklı bir perspektiften bakmanızı sağlayacaktır. Mesela, eşinizle problem mi yaşadınız yada amiriniz sizi demoralize edecek şeyler mi söyledi, ani tepkilerden kaçının, bir ara verin, etraflıca düşünün ve öyle harekete geçin.

Bununla birlikte, sürekli çalışmayın, ara vermesini bilin. Baltanızı bilemeden yeni odunlar kesmeye kalkmayın. Aşağıdaki *hikaye size yardımcı olacaktır.

*BALTAYI BİLEMEK 

"Çalışacağım ve kendimi hazırlayacağım. Ve bir gün şans kapımı çalacak."

Abraham LINCOLN

Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş. İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar. Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş :

· "Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?" İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş :

· "Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir."

Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir. Kendimize zaman ayırıp,yaşamımızı objektif bir bakışla gözden geçirmektir. Zayıf bulduğumuz alanlarımızı geliştirmek için çaba göstermektir. Bu zihnimizin, ruhumuzun karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur.

Delfi'deki ünlü tapınakta Sokrates'in şu sözü yer alır: "İnsan Kendini Tanı" Kendini tanımak, şu anda olduğumuz noktayla olmak istediğimiz nokta arasındaki yoldur. Kendini tanımak, kendimizi nasıl gördüğümüz ile başkalarının bizi nasıl gördüğü arasında açı olmaması anlamına gelir. Bireysel ve iş yaşamımızda başarılı, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak, baltamızı bilemek için kendimize zaman ayırmalıyız...

44. HAREKETE GEÇMEDEN ÖNCE İKİ KERE DÜŞÜNÜN

Harekete geçmeden önce, nedeniyle birlikte hareketiniz hakkında düşünün. Eğer bir çalışanınız, sizi de etkileyebilecek bir yanlış yaptıysa, hemen bağırıp çağırmayın. En iyi karşılık (yanıt) üzerinde düşünün. Bunu iki kere yaptıktan sonra harekete geçin.

İki kez dinleyip, bir kez konuşmamız için, iki kulağımız ve bir ağzımız olduğunu unutmayın.

45. TEPKİ&YANIT (REACT VS. RESPOND)

Bu iki kelime, mutlu, istekli, pozitif insan ile üzgün, bitkin ve negatif insan arasındaki farktır.

Hayatınızda sizi direk yada dolaylı olarak etkileyecek şeyler olduğunda, buna yanıt verin. Yani, üzerinde düşünün, çözüme odaklanın.

Eğer tepki verirseniz, nedenleri atlamış ve o andaki duruma odaklanmış olursunuz. Sonuçta, daha fazla sıkıntı ve hayal kırıklığı dışında elinize bir şey geçmez.

Tepki değil, yanıt verin.

46. SAHİP OLDUĞUNUZ ŞEYLERİN DEĞERİNİ BİLİN

Etrafınıza bakın ve sahip olduğunuz şeylerin değerlerinin farkına varın. Arkadaşlarınız, aileniz, kariyeriniz, eviniz yada başka herhangi bir şey. Bu bile başlı başına bir mutluluk kaynağıdır. Kötü şeylerin hayatımıza nasıl girdiğinin önemi yok, biz sahip şeyler için şükretmeliyiz.

Farklı bir bakış açısıyla bakın ve hayatınızdaki güzel şeylerin tadını çıkarın.

47. HER ZAMAN MUTLU OLMAK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ

Bazen, kendinizi kötü hissetmenizin hiçbir kötü yanı yok. Her zaman, dışadönük, heyecanlı, enerji dolu olmak zorunda değilsiniz.

Bir şeylerin yolunda gitmediği, kendinizi iyi hissetmediğiniz günler olacaktır. Dert etmeyin, problemler geçer.

48. MANTIĞINIZLA HAREKET EDİN

Sorunlara mantığınızla yaklaşın. Duygularınızla hareket ederseniz, sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsınız.

49. DEDİKODUCULARDAN UZAK DURUN

Etrafınızdaki negatif konuşmalara katılmayın. Eğer, konuşmanın bu yönde ilerlediğini görürseniz, özür dileyerek kibarca oradan uzaklaşın.


50. GÜNE İYİ BAŞLAYIN

Güne gülümseyerek başlayın. Bugün, başarılacak ve hoşlanılacak pek çok şeye sahip olacaksınız. Hayat kısa..! Ancak, bugün geriye kalan hayatınızın ilk günü. Bunu asla unutmayın.

Kaynak